25.02.2010

Masal Gibi Bir İnfaz

Hani küçükken çocuklara anlatılan bir masal vardır.

Biri vurdu,
Biri pişirdi,
Biri yedi,

Diye.

İşte tam bu masala uygun bir olay yaşandı Diyarbakır’da.

18 yaşındaki Gülseren Tanrıkut adlı gen kız önce üvey kardeşinin tecavüzüne uğruyor. Ve bu olayı örtbas etmek için genç kızı başka biri evlendiriyorlar. Ama genç kız bakire çıkmadı diye, babasının evine götürülüyor.

Tabi bu kez de adı dul kadına çıkıyor. Genç kız ailesine yük olamamak için bir işyerinde sekreter olarak çalışmaya başlıyor. Kendi kazandığı para ile kendisine elbiseler alıp kendi masrafını karşılayıp giderken. Mahalle dedikoduları kaynamaya başlıyor.

Yok eve geç geliyor, askılı elbiseler giyiyor diye kızın ailesi üzerinde bir çevre baskısı oluşturuluyor. O çok “temiz aile” “ailemize leke sürdü” diye bir araya geliyor ve kızın ölüm fermanını veriyorlar.

Gülseren adlı genç kızın ağabeyi kollarından tutuyor, kardeşi debelenmesin diye ayaklarından tutuyor ve babası da bir kablo ile boğuyor. Baba birde kız tanınmasın diye, bir naylon poşeti yakıp kızın yüzüne damlatarak yüzünü eritmiş. Ve iki kardeş genç kızın cesedini alıp 50 metre uzaklıktaki bir okulun duvarının dibine bırakıp gitmişler. Cesedi bir hafta sonra annesi teşhis etmiş.

Mahkeme, babayı ve büyük oğlunu önce müebbet hapis cezasına çarptırılmış. Ardından babanın cezasını iyi halden 30 yıla, büyük oğlunda cezasını da yaşı küçük olduğu için 15 yıla indirmiş. Anne Hatice ve diğer kardeş beraat etmiş.

Bu nasıl bir namus anlayışıdır, bir kıza üvey kardeş tecavüz ediyor, olay aile içinde örtbas ediliyor. Bu da yetmezmiş gibi başka biri ile evlendiriliyor. Bakire çıkmadığı için baba evine gönderiliyor. Sonra da mahallenin dedikodusu yüzünden “aile şerefimize leke sürdü” diye genç kız infaz ediliyor.

Hem de masallarda ki, biri vurdu, biri pişirdi ve biri yedi gibi acınası bir eylem şekli ile.

Bu yazı daha önce http://sktenzileli.blogspot.com/2010/02/masal-gibi-bir-infaz.html yayımlanmıştır. İzni için teşekkür ederiz arkadaşımıza.