25.11.2011

Kadınlar Yazıyor



Kadınlar Yazıyor, kadının toplumdaki yerini somut delillerle ortaya koymayı amaçlayan ve kadının çeşitli yazılarını içeren bir blog. 
Bu blogun kahramanları sen, ben, o
 Hepsinin ortak özelliği kadın olması ve kadınlığın zorluğuyla her gün defalarca yüzleşmesi.
Kimimiz iş kadınıyız, kimimiz öğrenci, kimimiz ev hanımı, kimimiz anne. 
Ama hepimizin söyleyecek sözü var. 
Hepimiz kendimizi anlatarak, gündemi kadın gözüyle takip ederek kadının sesini duyurmayı hedefliyoruz.
Başlıyoruz.


iletişim için:

kadinlaryaziyor@gmail.com

ya da

eefsaa@gmail.com

mail atabilirsiniz..

25 Kasım / Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü


Çok şey ifade ediyor...

Unutmayın! 
Unutturmayın!




23.11.2011

Zoraki Evlilik

Erken yada zoraki evlilik için aşağıdaki cümleler çok çarpıcı ...


"Dilin kurucu etkisinden söz etmeli ve asıl tehlikenin bu olduğunu söylemeliyiz: “Evde kalırsın, yaşın geçerse seni kimse almaz, evlenmeyip ne yapacaksın, tek başına mı yaşlanacaksın…” gibi referansını nereden aldığını, cüretini ise kime ve neye borçlu olduğunu bir türlü bilemediğimiz mitlere algı kapılarımızı kapatmalıyız. Çocuk evliliklerinde bir beis görmeyip bunu dinin emri veya törenin gereği belleyenlerin ağzından düşürmediği o yakıcı dilin dolaşıma girmesine izin vermemeliyiz. Kız çocuklar “büyüyünce ne olacaksın” sorusuna “gelin olacağım” diyorsa bunu nasıl bir aymazlıkla onlara öğrettiğimizi sorgulamalı ve verdikleri yanıta “aferin” dememeliyiz. Gazeteciler de düğün haberi yaparken “Ayşe’nin en mutlu günü” dememeli mesela. Başka mutlu günlerin de olabileceğine, yaşamın içinde devinilebilecek yegane kozanın evlilik olmadığına inanmakla başlayabilir her şey. Evliliğin yaşam döngüsünün bir parçası olmadığını da haykırabiliriz böylece: Doğarız, büyürüz ve evlenmeyebiliriz. Aile birliğini kutsamayı başkalarına bırakabilir, alternatif ‘aile’ formları oluşturabiliriz. Misal meslektaşlarımızla, dostlarımızla, komşularımızla… "*


--- 



Sabancı Vakfı'nın desteğiyle yürütülen “Çocuk Gelinler: Yıkıcı Gelenekler ve Ataerkil Sosyal Mirasın Mağdurları"  Proje Koordinatörü Selen Doğan, küçük yaş evliliklerin şiddetle ilişkisinin paradoksal olduğunu söylüyor.  Proje kapsamında 54 ilde yapılan saha çalışmasından çıkar çarpıcı sonuç şöyle: 20 bine yakın kadın ve kız çocuk, küçük yaşta evlendirmelerin sebepleri arasında  “ev içi şiddeti” gösteriyor. Şiddetten kaçmak için evlenirken farklı biçimde karşılarına çıkan şiddet arasında  sıkışıp  kalıyorlar.


Çocuk Gelinler Projesi’nin saha çalışmasından çıkan ilk sonuçlarla kamuoyunun gündemine damgasını vuruyor.  Yapılan çalışmalarda her 3 evlilikten birinin erken yaşta yapıldığı ve evli kadınların yüzde 33'ünün "çocuk gelin" olduğu ortaya çıktı.  Çocuk yaşta evlilik şiddete  davetiye çıkarıyor. Selen Doğan,  erken yaş evlilikleri ve şiddet arasındaki kaçınılmaz bağı T24’e değerlendirdi:


EVLENİP EVDEN KURTULMAK: Kızlar için evlenmek aileden kaçmak, kurtulmak anlamına geliyor. Doğrudan fiziksel şiddet yaşamayanlar psikolojik şiddet döngüsünün içinde kalabiliyor. Kurtuluşu,  daha iyi olduğunu zannettikleri ikinci bir evde, yani evlilikte ve eşte arıyorlar. Değersizleştirilmeleri, düşüncelerini özgürce ifade edememeleri, hayallerini gerçekleştirememeleri gibi bir dizi şiddet örüntüsü içinde çocukluktan gençliğe geçmeye çalışıyorlar.


BABANIN  DÖVDÜĞÜ, SÖVDÜĞÜ KIZLAR: Kızlar, kendi yaşamlarına yön verebilmenin yolunu evlilikte arıyor. Babasının sürekli dövdüğü, sövdüğü kız çocuklar bundan kurtulmak için bir an önce evlenmek istiyor. Bu baskı ve şiddet ortamının dayatması sonucu yapılan evlilikler, rızayla yapılıyor olsa bile zorla evlilik kapsamında değerlendirilmeli.


KÜÇÜK YAŞ EVLİLİĞİNDE ŞİDDET RİSKİ YÜKSEK:  Küçük yaşta yapılan evliliklerde kadınların ev içinde şiddete maruz kalma riski her zaman yüksektir. Özellikle, kalabalık bir evde (eşin ailesi ve yakın akrabalarla birlikte) yaşanıyorsa, hem yaşı küçük olduğundan hem de ‘gelin’ konumu gereği; ezilme, ötelenme, yalnızlaştırılma, aşağılanma, küçük düşürülme, dövülme, itilip kakılma, dışarı çıkmasına izin verilmeme, kıyafetlerine müdahale, ailesiyle görüşmesine izin verilmeme, sosyalleşmesinin engellenmesi, erkek çocuk doğurma baskısı, evlenir evlenmez çocuk sahibi olma baskısı gibi pek çok psikolojik ve fiziksel şiddete uğruyor kadınlar.


ÇOCUK GELİNE BİR DE KUMA:  Bazı yerlerde ikinci eş alımı (kumalık) da ekleniyor. Kaynanaların eril sisteme ister istemez entegre olmalarından kaynaklı tutum ve davranışlarını da unutmayalım. Hatta bütün bunlara, rızası dışında cinsel ilişkiye zorlanmayı da ekleyelim. Küçük yaşta evlilik gibi hukuki bağlayıcılığı olan bir yapıya dahil edilmiş, ancak, haklarını bilmeyen, kendini nasıl koruyacağına dair en ufak bir fikri olmayan, olsa da (korkutulduğu veya tehdit edildiği için) buna cesaret edemeyen kadınlar çok uzun yıllar ev-eş-çocuk üçgeninde bu şiddet biçimlerine maruz kalıyorlar. Çocuk gelinlerin ev içinde cinsel istismara uğrama riski de yüksek; bu da travma ve sonrasında ruhsal bazı rahatsızlıkların oluşması demek.


ZORLA EVLİLİK YASAK AMA: Çocuk yaşta evliliklerin kendisi bir şiddet türü. Birleşmiş Milletler de  zorla evlilik, 2000 yılından beri kadınlara karşı şiddetin bir türü olarak kabul ediliyor ve bu yönde kararlara imza atılıyor. Türkiye’de de güya yasak, ama sadece gazete haberlerine bakarak bile, yasak koyan kanunların ne kadar işe yaradığını görebiliriz! İkinci eş alımı, yaşı tutmayan çocukların dini törenle evlilik adı altında birlikte yaşamaya zorlanması, resmi nikah olmaksızın sadece dini törenle evlendirilme, başlık parası. Bunların hepsi suç ama  bu suçları da meşrulaştıran bir düzen var.


kaynak: 
 Kaynak *

4.11.2011

Genç Kız Sığınma Evleri

DERNEĞİN AMACI

Yetiştirme yurdunda kalma süresi biten, ailesi tarafından şiddete ve cinsel istismara maruz bırakılan, töreler nedeniyle tehdit altında yaşayan ve zor durumda kalan 18-25 yaş arasındaki genç kızları sahiplenme, barındırma, eğitimine devam edenlerin eğitimlerini tamamlamasını sağlama, meslek edindirme ve toplumda birey olarak yaşamlarını kurabilmeleri için gerekli alt yapıyı oluşturmaktır.

PROJENİN KAPSAMI
Genç Kız Sığınma Evi'nde ikamet imkanının yanı sıra; psikolojik deste, sağlık tetkikleri ve mesleki eğitimler de sunulmaktadır. Hukuksal sorunlarda uzman desteği sağlanmaktadır. Sığınma evinde kalma süresi üç aydır. Ancak genç kızlara iş bulmaları, eğtimlerini tamamlamaları ve hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmeleri için destek ve takip sürdürülmektedir.

Projeye 18 yaş altındaki, genç kızlar dahil edilmemektedir. Bunun nedeni yasaların izin vermemesi ve 18 yaş altındakilerin Yetiştirme Yurdu'na gönderilmelerinin zorunlu olmasıdır.

Kimler Başvurabilir?
• Yetiştirme yurdundan ayrılan kızlarımız.
• Ailesi tarafından şiddet gören ve cinsel istismar edilenler.
• Töreler nedeniyle zor durumda kalan genç kızlarımız.

* Müracatlar telefon veya şahsen yapılacaktır.

Çocuk İstismarı Hakkında


Size bu yazıda bir kadın ve bir anne olarak seslenmek istiyorum.. 

Elimden geldiğince; gerek kadınlar yazıyor' da, gerek ise kendi blogumda bu konuya sıklıkla değinmeye ve araştırmaya çalışıyorum. Daha önceki araştırma ve bilgilerndirme yazılarına şuradan ve şuradan ulaşabilirsiniz. 

Lütfen yanda ki "banner"a ya da (beni koruyun) girip bir okuyun. Gerçekten tüm ailelerin bilinçlenmesi lazım bu konuda. Çocuklarımız henüz küçük olduklarından, belki bazı şeyleri anlayamıyor olabilirler. Ama iyi ve kötü dokunma diye bir şey var ve 18 yaşına dek tüm çocuk ve gençlerin bunu anlaması gerekiyor. 

* Şu anda bu yazıyı okuyan bir ebeveyn yada yetişkin ise; lütfen şu adreste bulunan yazıları dikkatlice okusunlar..  

* Eğer bu yazıyı okuyan genç yada bir çocuk ise veyahut bir çocuk sahibi ise yine şu adrese bir göz gezdirsinler... Çocuklarına okutsunlar.. 

Çocuk istismarını gelin önce kendi ailemizden ve çevremizden engellemeye çalışalım. 
Biraz daha bilinç lütfen.. 

* Okuyan herkese teşekkür ederim.. Efsa...

1.11.2011

Çocuk Gelinler..


Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, Sabancı Vakfı’nın desteğiyle hayata geçirdiği “Çocuk Gelinler: Yıkıcı Gelenekler ve Ataerkil Sosyal Mirasın Mağdurları” projesinin final toplantısını 27 Ekim 2011 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptı. Parlamentodan başlayarak ilgili tüm kurum ve kuruluşların işbirliğiyle, çocuk evliliklerine karşı harekete geçilmesini hedefleyen proje kapsamında 18 ay boyunca gerçekleştirilen çalışmalar ve 10 ilde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları aktarıldı.

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’nun (KEFEK) desteğiyle düzenlenen kapanış toplantısında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan, 23. Dönemde KEFEK Erken Evlilikleri İnceleme Alt Komisyonu’nun başkanlığını yürüten Öznur Çalık, 24. Dönem KEFEK Başkanı Azize Sibel Gönül ve Başkanvekili Binnaz Toprak birer konuşma yaptı. Sanatçı Burhan Şeşen, projeye özel olarak bestelediği “Lütfen Sesimi Duyar mısınız?” adlı parçayı TRT Çocuk Korosu’ndan çocuklarla birlikte seslendirdi.

“Çocuk Gelinler”in öyküleri, “Küçük Yaşta Evlilik Büyük Geliyor: Çocuk Gelinler” adlı bir kitapta toplandı. Kitap, proje boyunca illerde kadınlarla ve farklı kurumlardan yetkililerle yapılan görüşmelerden elde edilen “Çocuk Gelinler”in hikayelerini içeriyor.

Uçan Süpürge’nin proje kapsamında hazırladığı, çeşitli kentlerde yapılan çekimler ve özel röportajlarla oluşturulan “Çocuk Gelinler” belgeseli, çocuk evliliklerini farklı açılardan ele alıyor ve kişilerin anlatımları üzerinden sorunun boyutlarını ortaya koyuyor.


Ve çocuk Gelinlerin Hikayeleri...

AĞRI:
"6'ncı sınıftayken bir arkadaşımız vardı, derslerinde gayet de başarılıydı. Birkaç hafta okula gelmedi. Yanına gittiğimizde parmağındaki yüzüğü gösterdi. Çok üzüldük. Kendisi de istemiyordu ama ailesi 10 bin TL karşılığı kızlarını 70 yaşındaki bir adama satmıştı. 14 yaşındaydı. Birkaç sene sonra ailesini gördüm, "Kızımız ilk doğumunda çok kan kaybetti şu an ölüm döşeğinde" dediler. Ailesi o kadar pişmandı ki, anlatamam. O durumdan kurtuldu. Geçen sene de babası sürekli aramasına rağmen kız bir türlü telefonu açmıyordu. Merak edip yanına gittiğinde kızını dövülmüş bir şekilde sokağın ortasında buldu. Adamın kızı burada, tekrar evlendirmek istiyor."

AMASYA:
"17 yaşında evlendim. Genç kızlara bakar özenirdim. Sokakta mahallenin genç kızları toplanmış oyun oynuyorlar. Balkondan izliyorum. Kızım 3 yaşındaydı. Eşim oyun oynayanlara nasıl baktığımı görmüş, 'Oynamak ister misin' dedi. O kızımıza baktı. Ben gittim oynadım, eve geldim."

İZMİR:
"16 yaşında evlendim. Evde sessiz film oynanıyordu. Çocuğumuz da olmadı. Cenaze evi gibi çıt çıkmıyordu. Öyle susarak 20 yıl geçirdik. Halen de yabancı gibiyiz."

Van’da yaşayan 40’lı yaşlarında bir diğer kadın, zoraki evliliğinin ilk zamanlarını halen korku ve endişeyle anlatıyordu:
“13 yaşında, herkes okula giderken ben de 30 yaşında bir adamla evlendirildim. Hiç görmedim, hiç tanımadım, sadece babamın arkadaşının oğlu olduğu için beni evlendirdiler. Gittiğim şahsı gördüğüm zaman sanki benim babam. Hiçbir gün onun yanına yaklaşamıyordum, gece olduğu zaman çok korkuyordum, odasına bile giremiyordum. Her zaman baba gözüyle baktım ona. Hâlâ da o psikolojimi üstümden atamıyorum.”

Kırıkkale’de orta yaşlı bir kadın ise bir daha o günlere dönemeyeceğini bilmenin acısıyla şöyle anlatıyordu yaşadıklarını:
“14 yaşındayken babam kendi kardeşinin çocuğuyla beni nişanladı. Ameliyata giriyordu, ölür kalırsam kız size emanet demiş. Onlar da geldiler istediler; babam beni zaten onlara verme taraftarıydı. Ama ben okumak istiyordum. Üniversite sınavlarına girdim, sınavı kazandığımı evlendiğim gün öğrendim. 17 yaşındaydım.”

Afyonkarahisar’da henüz lise öğrencisi olan bir kız çocuk ailesinin duygusal baskısına şöyle itiraz ediyordu:
“Bizimkiler sürekli ‘Mürüvvetini görelim, elimiz ayağımız tutarken düğün dernek yapalım, torun sevmek istiyoruz’ diyorlar. Herkes torununu kucağına almak ister ama kimse bana sormuyor ben istiyor muyum diye. Daha çocuğum, benden gelin olur mu, anne olur mu?”

Diyarbakır’dan genç bir kadın çocukluğunu tamamlayamadan gelin olmanın ne olduğunu tarif ederken öfkesini dindiremiyordu:
“15 yaşında evlendim. Korkunç bir şey. Tanımı yok. Büyük bir ailenin içine gidiyorsun, nasıl davranacağını bilmiyorsun. Kız istendiği zaman derler ki yaşı küçük olsun eğitelim. Mesela ben erkeklerin önünde ayağa kalkıldığını bilmiyordum, bilmediğim için ilk tokadımı yedim. 16 yaşımda oğlumu kucağıma aldım. 23 yaşındaydım, eşim vefat etti.”

Tekirdağlı genç bir kadın da kız çocukların okumasının erken yaşta evliliği önleyebileceğine işaret ediyordu:
“Sülalede, okuyan tek kızım. Anneannem 13 yaşında evlenmişti ve aile toplantılarında sürekli kuzenimden bahsediyordu; Fatoş evde kaldı n’apıcaz diye! Ona koca bulmak çabasındaydı. Bir gün anneanneme takıldım, beni niye söylemiyorsun dedim. Sen okuyorsun, sen hayatını kurtardın, dedi.”



Kaynak: Dipnot Tv - Uçan Süpürge Kadın iletişim ve araştırma derneği

Bilgi için:
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği
Tel: 0 312. 427 00 20
E-posta: info@ucansupurge.org
www.ucansupurge.org


Not: çocuk gelinlerin diğer araştırma, hikaye ve sonuçlarını farklı metinler halinde paylaşacağım..