17.07.2009

Değdi mi?

Rumuz: Küçük kız çocuğu

İlkokula giden iki kız çocuğu... Anne memur baba öğretmen.. Dolasıyla kızlara da babaanne bakıyor.. Küçük kızın düşüncelerini bilemiyorum ama büyük kızın düşüncelerini aktarayım sizlere..

Ya ilkokul 3.sınıfta ya da 4.sınıftayken babaanne kendi kızının evine taşınır çünkü kızının bebeği olmuştur ve yardıma ihtiyacı vardır... Bir zamanlar bu iki kız çocuğunu büyüten babaanne şimdi hala kızına bakacaktır.. Gündüzleri anne ve baba işteler.. Kızlar okuldan gelince evde kimseler yok ve dolayısıyla karınları aç. Ne yeseler ne yeseler kızın aklına halayı aramak gelir: "Hala patates nasıl kızartılır?" Kızın ilk yaptığı yemek türü bu olmuştur.. Gel zaman git zaman kız evde yemekler yapmaya başlar ama nereye kadar.? Sonra bir gün kızın kardeşi hastalanır ateşler içindedir ve evde kimse yok. Gene anne işte baba okulda... Çaresiz kız kardeşini evde yalnız bırakır ve okuluna gider ama abla yüreği dayanabilir mi öğretmeninden izin alır eve geri döner kardeşiyle ilgilenir babasının okuluna gider sevk kağıdı alır ve oradan kardeşini doktora götürür.. Kardeşi orta kulak iltihabı olmuştur ve kulaklarına tüp takılması gerekmektedir neyse bir zaman sonra kardeşi ufak bir operasyon geçirir ve bakıma ihtiyacı vardır kim bakacak şimdi kardeşine kim ilgilenecek? Abla okula gitmez evde kardeşiyle ilgilenir.. Peki anne baba nerde? Anne işte baba okulda... Anne işten gelir işte sinirlenmiştir ve dolayısıyla evde yapılan her şey de sinirini bozar ve tüm sinirini çocuklara boşaltır ve bu hep böyle gider.

Bir zaman sonra anne emekli olur baba daha çalışıyor anne diretir tayin iste memlekete gidelim ev alacağım ben diye.. Anne memleketten evi alır baba tayin ister ve böylece yeni bir hayat yeni bir düzen başlar kızlar için. Memlekette ilk başlarda her şey normal seyrinde gider anneanne var dede var akrabalar var ama anne aynı tutumunu devam ettirir çocuklara karşı; kızlar temizlik yapar, cam siler, halı yıkar, ekstradan bir de anneanne evini temizlemeye giderler o arada okullar açılır büyük kız orta 2 öğrencisi küçük kız ilkokul 5 yeni yeni arkadaşlar değişik kişilikler. O zamanlar giydiğin ayakkkabının, montun, kot pantolonun markası neyse seninle ona göre arkadaş oluyorlar kız nereden bilsin Levis'i, Benetton'u, Adidas'ı.? O yüzden kızın hiç arkadaşı olmamıştır. Sonra kız duyar okuldaki kızlardan regl olduklarını.. İyi ama regl ne.? Kız soramaz annesine.. Daha ağzını açtığında yemiştir sopayı annesinden. Sonra kız araştırır ansiklopedilerden öğrenir reglin ne olduğunu. Gün gelir kız regl olur açıklayamaz annesine ve kendi başını çaresine bakar ve yıllar geçer üstünden anne daha bilmez kızı ne zaman regl oldu bilse ne yazar iş işten geçti artık. Kız lise çağına gelir. Hiç istemediği sevmediği bir okula yazdırırlar kızı. Neymiş efendim meslek sahibi olucakmış. Mesleğine s....çayım. Kız sabahları evden çıkar okuluna gider okuldan çıkar eve gelir bu böyle. Arkadaşlarıyla gezmeye gidemez elalem laf yapar, denize gidemez elalem laf yapar, okul çıkışı arkadaşlarıyla birlikte yürüyemez elalem laf yapar.


Bir gün kız okula giderken izlendiğinin farkına varır. İzleyen kişi keşke anne ya da baba olsa. Annesinin dayısı. Her gün sabah ve okul çıkışı hiç aralıksız kızı takip eder bu dayı. Anneye raporlar verir. Baba bu konuda rahatsız, evde kıyametler kopar ona mı kaldı benim kızlarımı takip etmek... Ama nafile, kız her gün takip edilir. Kız bir gün okuldan çıktığında kızlı erkekli arkadaş grubuyla eve doğru yürümektedir tabi dayı bunu görmüş ama kör dayı sadece ERKEKLERİ görmüş ya da işine öyle gelmiş. Daha kız eve varmadan dayıdan eve rapor... Evde kızılca kıyamet anne ve anneanne hemen damgayı vururlar adın çıktı diye. "Varsın çıksın napalım...adım böyle çıksaksa" der kız ama içinden.


Sonra kız okulu bitirir ne üniversite ne bir şey.. istese de gidemez çünkü KIZSIN sen. neme lazım adı çıkar. Sonra kız işe girer ve çalışmaya başlar. Orda çalışan bayanın yeğeniyle tanıştırılır ve kız evlilik yolunda ilerlemeye başlar... Kızı isterler kız verilir söz yapılır nişan yapılır kızın nişanlısı işi nedeniyle şehir dışında... Gün gelir oğlan işine döner. kıza gene baskılar başlar... Sen nişanlısın işi bırak, laf yaparlar. O zamanlar kız bilgisayar kursuna gitmektedir kursu bırak laf yaparlar sen nişanlısın...
Neyse kıza hem işi bıraktırırlar hem de kursu. Kız en çok kursun yarım kaldığına üzülür çünkü sınavlardan aldığı notlar süper olmasına rağmen kız bilgisayar sertifikası alamaz, neden? Çünkü devamsızlıktan kalmıştır.

O lanet olası örümcek kafalardan dolayı kız kurstan da kalır işten de kalır. Gün gelir düğün olur kız alır başını eşiyle birlikte şehir dışında evinde yaşamaya başlar.

Bu sefer küçük kıza başlar aynı şeyler yapılmaya. Küçük kız büyüğüne göre daha savunmasız... Büyüğü asi... Altta kalmadı bağırdı çağırdı. Ama küçüğü dayağı da yedi sıkıntıyı da çekti...

Arada büyük kız izinlere geldi memlekete aman onunla konuşma millet laf yapar dışarı yalnız çıkma.. Bu böyle gitti.


Şimdi kızların ikisi de evli çocukları var ve ikisi de şehir dışında oturuyor, yılda bir kez memlekete gidiyor.

Anlatmak istediklerim çarpık çarpık oldu ama hatırlayabildiklerimi aktarmak istedim. Hep bastırılmış bir çocukluk ve ergenlik yaşadık biz kardeşimle. Bir annenin çocuklarına vermesi gereken ilgi ve şefkati görmedik biz. Oysa biz ondan fazla bir şey istemedik ki sadece sevgi istedik. Başkalarına karşı bizi sahiplenmesini korumasını istedik. Çok şey mi istedik biz annemizden? Dini kitaplardan ve okuldan İslam'ın, Allah'ın ne olduğunu öğrendik. Duyduklarımızın çoğunu ya okuldan ya da evde ansiklopedilerden öğrendik. Peki yetti mi bu bize. Hâlâ o eksiklikler içimizde var. Bizi takip ettirdiği kişinin torunu sokaklarda utanmadan öpüşüyor. Oysa biz sınıf arkadaşlarımızla yürüyoruz diye dayağı da yedik, damgayı da yedik adımız çıktı diye. Neye yaradı tüm bunlar kime yaradı? Bizi bu kadar bastırdınız da ne oldu? İkimiz de pasifiz eziğiz şimdi, değdi mi?

Ben geçmişimi hiç hatırlamak istemiyorum ne çocukluğumu ne de genç kızlığımı. Sanki hiç yaşamamış saymak istiyorum ama olmuyor. Şimdi benim de çocuklarım var. Annem gibi olmaktan korkuyorum... Daha çocukkken ben annemin bize yaptıklarından dolayı hep derdim ben çocuklarım olunca onlara böyle yapmayacağım diye. Belki farkında olmadan onları sıkıyorumdur ama elimde değil. Korkuyorum...

3 yorum:

ralphlexy dedi ki...

..ne diyebilirim ki, içinden geldiği gibi yaşadıklarını anlatmışsın.bir arkadaşım da senin yaşadıklarının benzerini yaşıyordu(hatta üniversiteye gidememesini ben buna bağlıyorum onun).çocuklarımı sıkıyorumdur demişsin ya, elbette her anne korumacı davranışlarıyla yapar ama sen kendin yaşadın,onları baskı ile yaşatmak değil mesele doğru şekilde yönlendirmek,ikisi arasındaki farkı kavrayabildiği zaman bünye, işte o zaman geleceğin mutlu,başarılı çocukları oluyorlar..

cesetizleri dedi ki...

Bu takip konusunu abartıyor aileler. Çocuklarının üzerine düşme işini abartıyorlar kesinlikle.. Cahillik ama işte bir hayata mal olabiliyor.
Herkes toparlanma fırsatı bulamayabiliyor. :(

bi dost dedi ki...

zaten öyledir, başkasının çoluna çocuğuna ahkam keserler ama kendilerininkine gık diyemezler..

hayır anlamadığım anaları çalışan eden bi kadın olduğu halde bunu yapmış.. gerizekalı kadın. kızları temizlikçi olarak kullanmak hoşuna gitti demek ki.. annelik için de bi diploma lazım!